kenan birkan

*** diziyi daha izlememiş olanlar aşağıyı okumasınlar lütfen, spoiler içerebilir*** türk dizi tarihinin şimdiye dek resmedilmiş en iyi karakteri. yok bebeyim, ne ezel bayraktar, ne ramiz karaeski, ne ali, ne cengiz, ne tefo, ne o, ne şu ne de bu. varsa yoksa kenan birkan. bir erkek bu kadar mı tutkulu olur, sorusunun cevabı. öyle dayı gibi düğün basıp da zorbalıkla kız kaçırmaya benzemez aşık olmak. yeri geldiğinde sevdiği kadın için ömrünü heba etmekten geçer aşk. bazen ama. işte o bazen'i de kenan birkan gerçekleştiriyor ezel'de. açıkçası pek sevdalısı değildim bu dizinin. sadece kurgu ve çekim tekniği yönünden izlerdim. bir de oluşturan karakterlerin içinin nasıl doldurulduğunu merak ettiğimden. ve koca dizide sırıtmayan tek karakter kendisiydi. ne flashback'lerdeki o toy, aşık, zeki ama cesaretsiz kenan birkan itici geliyordu bana ne de yıllar sonra hala saplantılı bir aşkın peşinde koşup yine sırtından vurulacak, zengin, bilgili ve stil sahibi kenan birkan. "öldür beni ramiz abiii" dediği sahne çıkmaz hiç aklımdan. sevdiği kadını en yakın arkadaşına teslim etmenin acısı ancak bu denli güzel resmedilebilirdi ekranda. kenan birkan bunu çok iyi kotarmıştı. şimdi duygusal moda bağlayıp da "kenan birkan'ın yüzünden gerçekleşiyor her şey" hatta "gerçekleşti" diyenler unutmasınlar; her şey, zorba ve cahil ramiz karaeski'nin başının altından çıktı. ve tüm ölümlerin nedeni o. çünkü o sadece "benim olsun" dedi. sadece selma değil, kenan birkan'ın olan hatta kenan birkan'da olan her şey. bilgi, saygınlık, görgü ve aşk. öyle olmadı ama. kenan birkan saplantısının esiri olup, belki de aşka yakışan tek şeyin paranoyaklık ve manyaklık olduğunu iliklerinde hissedip mücadelesini verdi. her seferinde aynı hataları yapmasına rağmen. kendisine ihanet edenleri affetmesine ve hep affedecek olmasına rağmen. çünkü içinde bir yerlerde hala o haydarpaşa garı'nda koşarken ramiz karaeski'ye çarpan genç adam vardı. bu yüzden hala aşık olabiliyordu. bu yüzden hala bir şeylerin iyi olabileceğine inanıyordu. çünkü sahip olduğu her şey doğuştan sunulmuştu kendisine. katilliği ya da tecavüzcülüğü ise sonradan diğer insanların kötülüğü ve pisliği sayesinde edinilmişti. gidebilirdi belki, vazgeçebilirdi, yok sayabilirdi... gidemedi, vazgeçemedi, yok sayamadı. çünkü gerçek bir aşkın yolu bu üç kavramdan geçmiyordu; "gitmek, vazgeçmek ve yok saymak." başından beri haklıydı. dizi bittiğinde yine haklıydı. bir de ömer. yani ezel bayraktar. zira ezel bayraktar'a söylediği gibi; "ben sana söylemiştim ezel, aslında sen bensin!" *** iyi karakterdi.

daha önce de söylediğim gibi; sikeyim ramiz'i.. kenan birkan'ın askerleriyiz ulan!

mukemmel bir cinayete kurban gitti on numara.

-kızıma bişey yapma kenan. +yapıcam -yaptırmam. -ezele bişey yapma kenan. +yapıcam. -yaptırmam kenan yaptırmam! +imkansız..

kenan birkan'ı sevmeyen insanlar ile ahbaplık edemem

' kabul et ramiz abi , birlikte olmanızın engeli değil çaresiydim ben '

dayıyı çok severdim, raconu iyi keserdi. cesur adamdı ama yapamayacağı şeyler vardı. dayı hesaptan kitaptan anlamazdı mesela, güzel olan şeylerden de pek çakmazdı. söz nasıl söylenir, insan nasıl memnun edilir bilmezdi. kenan, çocuk, bilirdi. çok iyi bilirdi hem. insanın, kadının ruhuna dokunurdu. ramiz aç gözlüydü, kenan gibi olmak istedi. istanbul'un sahibi olayım dedi, yetmedi. selma'nın da sahibi olmak istedi. bütün bu lanet şeyler ramiz'in kaba saba, cahil, kabadayı olmasından kaynaklandı. kim daha çok selma'yı hak etti diyorsak şöyle bir kıyas yapabiliriz: ramiz evli ve çocuklu, karısını aldatıyor selma için. evdeki kadın gariban bir şey. kenan abisinin ölümünü izledi, hem de abisi gibi sevdiği ramiz tarafından. (bkz: ramiz sen haksızsın ibne) (bkz: seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım)

t: gençlik dönemine cahit gök'ün, olgunluk dönemine haluk bilginer'in şahane bir oyunculukla hayat verdiği ezel karakteri. gördüğüm en iyi kötü olmak zorunda bırakılmış karakter diyebilirim. "kötü olmak zorunda bırakılmış" diyorum, çünkü kendisini katiyen ercüment çözer gibi saf kötü biriyle aynı kefeye koyamayız. --- spoiler --- kenan, ramiz karaeski için; ebedi dost, ezeli düşman ve çocuk.. selma hünel için; her ne olursa olsun sevdasından sapmayan ve gün geçtikçe içten içe canavarlaşan platonik bir maşuk.. çok sonradan da ramiz'in yerini ezel, selma'nın yerini de eyşan alır.. gençlik dönemlerini baz alırsak; ramiz'in tam tersidir kenan. cahil değildir, efendidir. oturmasını, kalkmasını iyi bilir. karşısındaki insanı memnun etmeyi ve ona hitap etmesini çok bilir. kadın ruhundan pek bi' iyi anlar. centilmen ve ince düşüncelidir. yavaş yavaş delirir, kimse fark etmez. fark edildiğinde de artık her şey için çok geçtir. ok yaydan, kenan da insanlıktan çıkmıştır.. gençliğinde; bileği güçsüz fakat sadakati kusursuzdur. silah değil, söz kullanır. bıçakla arası yoktur, lakin kitaplarla haşır neşirdir. ramiz gibi "allah ne verdiyse!" diyerek olaya atılmaz, bekler ve pratik zekasını konuşturup mantıklı bir çözüm bulur. hırslı değildir ramiz gibi, ama ondan daha etik davranır. bir şeyi hak ederek elde etmeyle, bir şeye hak etmeden sahip olmanın farkını çok iyi bilir. selma'yı hak etmeyi umduğu yıllardaki günlerden bir günde, o malum süreçte bulur kendini. önce ramiz girer hayatına. ramiz'le beraber de selma. kendisi olup yıllarca selma'ya ulaşamamış kenan, yanında ramiz varken selma'ya anında ulaşabildiğini fark ettiğinde yavaş yavaş kendisinden tavizler vermeye başlar.. varlıklı ailesiyle arası hep limoni olmuştur. ramiz ve selma'dan sonra da ailesine geri dönme ihtimali günden güne daha hızlı çürümeye yüz tutar. yeni bir aile bulduğunu düşünür ve yeni ailesi için öz abisini defalarca reddeder.. barbarlığı öğrenir ramiz'den. öğrendiklerinden de hiç pişman olmaz. çünkü her öğrendiği ramiz'le dostluğunu pekiştirirken, selma'dan da olası bir aşkına karşılık alma ihtimalini yükseltir. en azından kenan böyle düşünür. ki zaman zaman selam'dan da aşırı olumlu nüanslar almıştır.. ramiz için yeri gelir ölesiye dayak yer, yeri gelir pusu kurmayı öğrenir. hatta günü gelince ramiz'in hayatını kurtarmak için katil bile olur. aynı süreçte sevdiğini ilan ettiği ve karşılık bulduğu selma'dan çok uzaklara sürgün edilir.. sonra ihanet etmeyi öğrenir, kendisine ihanet edenlerden.. aynı şekilde zorbalığı, acımasızlığı, içten pazarlıklı olmayı ve riyakarlığı.. artık başka biri olmuştur kenan, değişmiştir. öyle ki; tecavüzcü olacak kadar kötülük işlemiştir içine. yine de ona her zaman "çocuk" diyen ramiz haklıdır. ne kadar değişip kötüleşirse kötüleşsin, kenan her zaman çocuk kalmıştır. en büyük zaafı olan aşk da onun en sevdiği oyuncağıdır. eyşan'a aşık olduğunda aynı hataları yapar. bile bile ateşe atar kendini. akıllanmaz çocuk.. kızı olduğunu öğrendiğinde de çocuklar gibi sevinmiştir. hatta onu ilk gördüğünde kendinden geçer.. mutludur ama mutluluktan havalara uçmayı istemez, deyim olarak bile olsa o an kızının yanından bir daha ayrılmamak için.. içi acır, "ben senin babanım.." diyemediği ve kızına doya doya sarılamadığı için.. hayıflanır, hem de kızının gözlerine içine baka baka. onsuz geçen ömrüne lanet eder. hayrandır, bir bebeğin ilk defa gördüğü bir şeye baktığı gibi bakar. öylesine meraklı ve içten.. ilk intibada dizinin dibinde duran kızına, kızının tanımını yapar sanki bir başkasından söz edermişcesine; "o da uzun saçlı, kumral. harika bir gülüşü var.. annesine çekmiş. her şey iyi olacak hissi uyandırıyor insanda." geçmişe bağlıdır kenan. tam 30 yıl boyunca nefret eder ramiz'den. bununla doğru orantılı olarak da abisi gibi sever onu. intikamına o kadar odaklanmıştır ki, her şey bitip intikamını aldığında neler yapacağını hiç düşünmemiştir. bir şey uğruna yaşamanın, o şeye ulaştığında boşluğa düşmekle eş değer olduğunu anladığında iş işten çoktan geçmiştir. intihar süsü verilmiş mükemmel bir cinayete kurban gider. belki de ölmek, kenan için, ramiz abisiyle yeni bir sayfa açmak demekti. kim bilir? --- spoiler --- not: kafamı dağıtmak için on dakikadır karaladığım, üstünkörü bir yazıdır. biliyorum, daha iyi olabilirdi. ama bu seferlik böyle oldu. çok da şey yapmamak lazım..

34. Bölümle yüzünü gördük sevgili Kenan Birkan, bundan sonrasını defalarca izledim evet ama tekrar aynı aşkla izliyorum şimdi şimdi bir şeye benzediğini söylersem dizinin yalan söylemiş olmam belki olurum kimse bilmez

31.bölümdeyim, birkaç bölüm öncesinde ismi geçmişti sadece kenan diye, şimdi soyadı ve durumu da geçti. merakla bekliyorum kendisinin diziye dahil olmasını. (bkz: ezel izlemeye neden geç başladığını sorgulayan gencin dramı)

sen ne çeşit bi karaktersin be agacım be... ezel'in 1. sezonunda ramiz dayı'nın eli kolu ne kadar uzunmuş diye hayret ederdik ama 2. sezonda gördük ki bu kenan birkan intikam hırsıyla ramiz dayı'yı bilmem kaça katlamış meğerse. (bkz: vay beh)